Hayattan sıkılıyorum bazen. O klasik sıkılma durumunu demiyorum. Ne yapsam ki deyip hiçbir şey bulamamak değil yani. Bütününe bakıp gelen sıkılma. Bu bütüncül bakış sevme noktasında da var bende zaten. Ara ara durup bi’ genele bakıp yaşamayı sevdiğimi hissederim. Ama işte, sevdiğim hayattan sıkılıyorum.
Neyi düşündüğümü bilmiyorum mesela. Neyi hissettiğimi de. Çok zaman olumsuz duygularda net çıkarımım olur. Üstüne gidersem temeli çıkar. Bu temel hissi geçirmese de bir yere oturtur en azından. Bugün o yok. Sadece karışık bir zihin ve duygu var. Kurcalanabilir de değil çünkü belirsiz.
İşte bunların griliğinden sıkılmak çıkıyor, onu görebiliyorum açık açık. O çıkınca bir yere de götürmüyor. Durup sadece hissediyorum. Bulantı oluyor hafif, o kadar.
Hayat sıkıcı mı? Yazıya başlarken bundan emindim. Şimdi değilim. Belki bir süre için iyi ama sonra sıkan yapıdadır. O süre de kişiden kişiye değişir. Belki yani, bilmiyorum. Bilmenin bir anlamı da yok çünkü yapılacak bir şey yok.
Bu kadar işte. Sıkıldım ben hayattan biraz.