İçeriğe geç

İyi hissetmek üzerine

İnsanları üretkenliğe iten şeyin her zaman kötü hisler olduğu söylendi ki bence de öyleydi. Dışa vurumu rahatsız etmeyen üzüntülerdi, sıkıntılardı. Mutluluk kıskanılırdı belki, belki de kıskanılmasa da elde olmadığında tahammül edilemezdi ya da mutlu insan bunu paylaşma ihtiyacı duymamalıydı, ne gerekti ki?

Ama mutluluğun paylaşıldıkça arttığını da bildik. Ama yetmiyor muydu mutlu olmak zaten? Artmasın daha, elalemden kime ne? Bilmem. Zaten mutluluk yok ama mutluluk olmasa da daha “idare eder” ruh hallerinde neden kaçıyoruz paylaşmaktan acaba?

Kimse umursamıyor da olabilir tabii. Ama deneyelim. Selam okuyucu, nasılsın? İnanır mısın, yıllardır bu soruyu laf olsun diye sordum ben yakınım ve önem verdiğimi bilecek insanlar dışında. Kendiminkini de burada monolog olarak yazdım üstünde milyon kat battaniye örterek. Asıl durumu defterlerime döküyordum zaten, sonra da yırtıyordum onları. Paylaşmak aslında cesaret isteyendi. Ama aslında en “eeeh orta” ruh hali de en zararsızı paylaşmak için. O zaman onu yapayım, değil mi?

Zor haftalar geçiriyorum. Tabii ki anlatmayacağım ama üç gündür de fena değilim aslında. Ne oldu? Hiçbir şey. Biraz kendimi yoran sesi bilmeden susturdum galiba, nereye kadar giderse şu pandemi kapalılığı ve yalnızlığında.

Aylar öncesinde benim daimi bir depresyonum olduğundan, bunu kabul etmekten bahsetmiştim mesela. Şimdilerde içime bir şüphe düştü. Sebepsiz bir depresyon değil de zor şeyler yaşamış, onların etkilerini de görmezden gelemeyen olabileceğimi anladım; anlatıldı. Görmezden gelmemek aslında benim hak ettiğimdi hatta, ben bunu göremiyordum. Hala yaşadığım zorluklar var ve etkilenmek zayıflık değil ki aslında zayıflık da bir hak değil mi zaten? Kusursa bu, kusurlarla varlığım tahammül edilmez olmasa gerek.

Bugün bana sorulan “Nasılsın?” sorusuna ben bugün için “İyiyim” diyebiliyorum ve bunu hissediyorum gerçekten de. Böyle hissederken de şu Moon River‘ı renk renk değişen ışığın altında dinleyince tatlı geliyor. Aşk gerçek olabilir diye düşünüyorum, belki hayatıma da girer bir gün. Kim bilir?

Dünya üzerinde küçücük bir nokta olmamız, önemsizliğimiz değil anlamamız gereken. Dünya üzerinde kendi alanımızda kimseye zarar vermeden sadece ufak zevklerle yaşamayı hak ettiğimiz. Zorlanıyoruz kendi şartlarımızdan ve dış şartlardan. Bazen de hepsi bir kenara kalkıyor, sadece hafif üşüyerek miskinliği yaşıyoruz. Bunu yapabiliyoruz ya çoğumuz hani, o zamanı da anlatabilirim işte.

Kendimi kabul ettikçe daha iyi hissedebilirim herhalde. Mesela, bakın ben çok virgül kullanan kişiyim. Düşünerek yazıyorum ya hani, o virgüller hep kafamda önceki düşündüğüm cümleye ekleme, açıklama, karşı çıkma gibi gelişen yeni cümleyle ya da kelimelerle geliyor. Eh bazen yorucu oluyorum, biliyorum da sorana açıklarım aslında. Tabii konuşuyorsak ve ben aslında saklanma ihtiyacında değilsem.

Dünyada yerimi bulamıyorum bir türlü ama belki de yersizliğimdir benim yerim. Belki de bir gün bulacağım ve sonra yeni bir arayış başlayacak. Kim bilir? Bugün Moon River eşliğinde çok da kötü gelmiyor bunlar. Çünkü evet, iyi hissediyorum. Mutlu değil ama iyi, güzel.

Sıkılmak da normal değil mi? Öyle öyle. Şimdi bilmem kaç defa dinlediğim şarkıyı değiştirip kendi alıştıklarımdan birine geçeceğim ama aslında istediğim galiba alıştıklarımdan değil. Bakayım… Sadece adına bakıp seçtim ama sözler de bugünüme nasıl uygunmuş… Hakkında yazmıştım önceden. Şimdi de bırakayım şuraya, dinlersiniz belki.

İyi hissedişi yazmaktan çekiniyor çok insan. Linç edilmek diye bir kavram var ya hayatımızda, buna uğruyorlar. Bazısında haklılık da var bu linçlerin tabii. Gösteriş çağındayız biraz da. Yarış var eylemsel anlamda. Ne hissettiğini göstermiyor aslında çok kişi, neyi yaptığını resmediyor. Bu yüzden de bazı mutluluk paylaşımlarında belki sadece yapılana vurgu algılandığından “Yeter!” duygusuyla saldırı geliyor da… Çekinmeden yazılabilecekler de var herhalde.

Neyse, bana ne zaten değil mi? Şimdi şurada kendi dünyamda, kimseye zarar vermeden, kendi halimdeyim. Öyle, bana ne…

İyi hissettim biraz, yazdım da. Eh zaten ne derdi birileri benim kendimi fazla gördüğüm şarkıda?

“And she showed up all the errors and mistakes and said I’ve lost control again.
But she expressed herself in many different ways, until she lost control again.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: