İçeriğe geç

Gruplar üzerine.

Yaşım 32. Hala insan gruplarına bakıyorum, grupluyorum evet ve “Ben sizin gibi olamıyorum.” geçiyor aklımdan.

Kimisi çok dip. Kimisi çok mutlu, Kimisi düzenli, dağınık, kayıp, keyifli, rahat, rahatsız, etkinliklerde, sosyalliklerde, yalnızlıklarda… Yalnızlıklarda? Kimse o kadar yalnız değil.

Kayıp kitle var gibi duruyor. En yakın onlara olurum sanıyorum. Bakıyorum, ı-ıh. O da olmuyor. Düşünüyorlardır mutlaka ama sanki düşünmüyorlar da.

Düzen istiyorum diyorum, dayanamıyorum onların herkeste aynılıkları tespitleyen sistematik gidişlerine.

Ne bileyim… Bi’ yere varmaz bu yazı, varacağı bir yer de yok. Ama bu ara bi’ grup görüyorum, içlerinden birini daha çok tanıdığımı sandım – ki tanımamışım, öyle eğreti, anlamsız, kötü geliyor ki her şey…

Mutsuzlukları anlayamamayı anlarım ama mutlulukları anlayamıyorum bazen. Nasıl mutlu oluyor kimisi? Yolu nedir demiyorum, öyle mutluluğu aramıyorum ben. Anlayamıyorum sadece.

“Soyutlanmaya başlamıştın. Ben farkındaydım da geçici diye düşündüm” dediği geliyor Ezgi’nin hep aklıma. Yalnız başıma merdiven kenarına atlayıp orada oturup dışarıyı izliyordum. Müzik dinliyordum. Pearl Jam’in Black o zaman güzel gelirdi, şimdi gelmez. Bilmem.

Yapıları sevemiyorum. Kayış iyice koptu sanırım, tutan kalmadı hiç. Yıkıyorum yer yer, önemsiz görünüyor ama uzaklaşmamı artırıyor hepsi. Sonra kendim için yapmaya çalışıyorum, o da imkansızlaşıyor.

Dert gibi de değil ama “Ben sizin gibi olamıyorum.” değişik, umutsuzca bir şey içeriyor benim için.

Bi’ “pattern” var. Tekrarlıyor hep. Bende de var. Benimkini yapanı göremiyorum pek. Onu da aramıyorum zaten çünkü ben bu pattern’ı kırmak istiyorum. Kırmak da değil, durdurmak. Yoo, ölüm değil. “Ölmeye can atmıyorum ama aldırmıyorum da” diyordu sanırım, o konum değil. Ben bu akıştan bi’ noktaya sığınmak istiyorum. Sığınağımın özellikleri var, rahatlık, güven, sevgi gibi. Yani olmayan şeyler.

Karnım ağrıyor. Aynı şarkıyı dinliyorum yarım saattir herhalde. Sıcak su torbası aldım, uyuştum kaldım. Durdum. Durmak istiyorum. Önceden başka şekilde durmaktı isteğim, şimdi bi’ ben durayım yeter geliyor.

Kendimi de anlamıyorum. Tanımıyorum. Kendim olamıyorum bile belki. Öyle her şey ilerliyor, her sorun aşılır geliyor, tatlı ve eğlenceli ruh hali çöküyor ki, bu, şimdiki yaşadıklarım sahteydi sanıyorum. Şimdiyse tam tersi. Ben bunu neden yaşıyorum peki? Neden yani? Somut ölçütlerde bir şeyler var ama başı neydi? Kendimi sorunlu görüyorum sonra. Görmemem için iki buçuk aydır uğraşıyoruz, iyi de gidiyor belki (bana genel olarak korkunç hissettiriyorsa da her şeyi kazıdığımız için) ama mesela şimdi suçlu hissediyorum.

Bi’ de suçlu olmak değil, neyim, neciyim bilmiyorum. Belki de ergenliği atlatamamış bi’ şeyim, kim bilir?

Ama durmak istiyorum. Karanlıkta. Gözlerimi kapatıp.

Belki sadece uzun uyku istiyorum – uykuyu sevmezken.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: