Yolda gidiyorum, ufak ya da büyük kaza tehlikesi atlatıyorum. Bazen tehdit var olmuyor bile, sadece az dikkatsizlik yaşansa gerçekleşebileceklerden. Zaten çoğu kaza böyle ortaya çıkmaz mı? Evet, tabii ki. Şimdi bunun çok korkuyorum, panikliyorum diye devam etmesi beklenebilir ama hayır. Öyle olmuyor. Sadece bir an, saniyelik, gözümün önüne kaza gerçekleşse ne olurdu görüntüsü geliyor. Sık yaşıyorum bunu en azından son zamanlarda. Neden? Bilmem. Acaba neye varır?
Geçen yıl bi’ hayalim vardı, oluşturmuştum çok şekilde. Bu hayal gerçekleşmedikçe üzülüyordum. Tabii gerçekçi damar tutuyor, burada da mutlaka yazmışımdır, o hayalin gerçeğe dönüşmesi (hayatın ona uygun ortamı vermesi) halinde yine de benim düşündüğüm gibi yaşanmayacağı, beklentilerimi karşılamayacağı sorgusu da geliyordu. Sorgudan ziyade başkaları için teselli. Ben ama bu şüphe, inanç, teselli, her ne ise, onu pek olası görmüyordum. Yani, aptallıktan değil. Aslında bu hayali kurduğum dayanaklar sürrealist değil, neden sanki uçan insan arıyormuşum gibi “Zaten öyle olmaz” diye karamsarlığa tutunsaydım ki?
Karamsarlığa tutunmak dediğimde biraz yanlış gelmiş olabilir. Ama “Zaten hiçbir şey hayal ettiğin gibi değil” ya da “Zaten hiçbir zaman mutluluk gelmeyecektir, türlü sorun olacaktır” yargısı karamsar değil mi? Bence öyle, çok öyle. O yüzden diyorum.
Kazaları gözümün önünde canlandırmak ne oluyor hâlâ bilmiyorum. Karamsarlık, panik, korku… Başka tabir bulamadım ama ne bunlar, ne de bunlardan başka bir şey. Mesela ben giderken bir taşıt kapıyı açıyor aniden, yola doğru. Ben hafif diğer yöne doğru açılıyorum, süre de yol da buna uyuyor. Geçtikten sonra (tahmin edersiniz ki anlık bir geçiş) o yana kaymasam, dikkatim başka noktada olsa çarpınca duracağımı, adamın geleceğini, gerileceğimizi, benim şaşkınlaşacağımı, kalbimin nasıl çarpacağını, paniği, tutanak mevzularını, babamı arayacağımı, sonrasını… O olay anını izliyorum. Yaşlı, yola aniden atlayan kişilere çarpmak, yola ani çıkan araca çarpmak, dönüşü dar alıp kaldırıma sürtmek, ben yola çıkarken soldan geleni görmemem… Türlü türlü haller.
Önceki hayali anlatışım şundandı: Bu olumsuzlukları düşünüşüm biraz gerçekçi yapıyı içeriyor ya, hayallerimde de bu vardı. Hatta aslında hayalimin gerçekleştiğini de gördüm. Ama onu ben yaşamıyorum. Dünyanın çeşit çeşit sıkıntıları olduğunu her zaman biliyorum. Her an yeni aksilikler olabilir ama aslında olmayabilir de. Yani, sıradan bir hayat ise beklenen elde edilebilir. Her insan aşırı olaylar içinde varlığını sürdürmek için çaba sarf etmiyor. Sadece yaşıyor.
Birkaç ay öncesine kadar yine hayal kuruyordum. Şimdilerde nedense azaldı, aslında çok daha uygun bir şartta olmama rağmen. Biraz uyuşmuş, isteksiz, dingin, belki daha iyi haldeyim bu aralar. Hayal kurmayı ister miydim? Ben hayal konusunda biraz sınırlıyım galiba. Yaşayabileceğim, ulaşmak istediğim hayaller kuruyorum. Yaşayamadığımda üzüyor beni. Çok üzüyor. O yüzden kurmamam daha iyi, daha rahat.
Belki yoğunlaşan çok şeyi yapamayacağım hissimi kötü bulabiliriz. Birkaç ay öncesine kadar yapabileceklerim hissi daha fazlaydı. Öyle şeylerdi ki herkes şaşırır. Şimdi standartlara indim, yapamam geliyor. Hani bir kutu vardır, o kutudan hiçbir zaman çıkmayacağını hisseder ya ruh. Öyle bir şey var. Bu dokunmuyor mu? Uyuştum diyorum da dokunuyor, mutsuz ediyor. Fakat geçici mi kalıcı mı bilmiyorum hiç. Mayıs ortasından sonra yine geçebilir belki, kim bilir?
Yine başa dönersem, bu kazaların – hatta ufak araba sürtme ihtimallerinin bile – bana sonrasını izlettirmesi neden oluyor acaba? 2-3 saniyeler ama varlar işte. Neyin atağı geliyor, bilen var mı?