Ne zaman günlük güneşlik bi hava gelse aynı şeyleri yaşıyorum yıllardır…
İki şarkı geliyor aklıma, kafamda çalmaya başlıyorlar. Biri Who Loves The Sun, The Velvet Underground‘dan, diğeri Skeeter Davis‘den The End Of The World. Biri diyor ki girişinde,
“Who loves the sun
Who cares that it makes plants grow
Who cares what it does
Since you broke my heart”
Diğeri de şunu diyor:
“Why does the sun go on shining?
Why does the sea rush to shore?
Don’t they know it’s the end of the world?
‘Cause you don’t love me anymore”
Aynı şeyleri söylüyorlar, fark ettiniz mi? Mutlaka bunu fark eden, benzeri başka örneklerle zenginleştiren üç milyon yedi yüz bin altmış beş kişi daha vardır ama işte, ben bu ikilide yadırgıyorum – severek yadırgıyorum. İkisini de çok severim, çok çok. İkisi de üzüntünün dibi şarkılar ama Who Loves The Sun bunu melodik açıdan hiç çaktırmayan, The Enf Of The World’se bütün olarak dışa vuran, kabul eden.
Üzüldüğünde insan güneşi istemiyor, nokta konsun her şeye istiyor. Diyorum ben yaşamayı seviyorum diye ama keşke şimdi bitse her şey dediğim olmadı mı? Oldu, hem de defalarca, oluyor, olacak. Keşke olmasa da olacak – belki olmaz?
Ama hep aklıma geldiğindinde bu şarkılar, hele ki “who loves the sun” sorusu, bi yanım da ben diye cevap veriyor. Ben seviyorum bi yerde bi şeylerde aydınlık var diye. Hani sanki umut arıyorum da onda buluyorum. Bi enerji veriyor güneş bana, günü çekebiliyorum.
Tabii bazı bazı gereken kapalı hava, güneşi kaldıramıyor ruh. Enerji veren şeyin verdiği onun istediğine sende yetmiyor. Ama genelde tatlanıyor, o yüzden iyi. Bir de sorun dünyada hayatın neden devam ettiği olmuyor; sorun, benim hayatım neden devam ediyor?
…
Peki bir son olması? Şarkılarda bunu sorgulamıyoruz, kimse Skeeter Davis’e “Amma abarttın! Geçer, neticede bi şey ve yaşamadınız. Çocuğun mu var sanki? Yeni birini bulursun” demiyor. Ama şarkı dışında bu yaşanır, hele ki devamlı dile getirsin üzülen, zordaki kişi. Biraz arabesk de bulunur belki. Tüketim çağında çünkü her şey gelir, geçer. Geçecektir de…
Sadece anlam yoksa hemen hiçbir şeyde, insan ister ki bunda bulsam varlık anlamımı. İster ki o anlam da gördüğü gibi olsa, istediği. Niye suçluyoruz ki bunu istedi diye? Kimi boğazlamış?
…
Yine de iyi ki güneş var oluyor. İyi ki doğuyor, az da olsa enerji veriyor. Bulutlar hep kapamasın onu, hep önünde durmasın.
Güneş ihtiyaç çünkü. Hayatın içindeki mutluluk gibi.
Tüketim çağında acaba insanlar birbirini de tüketiyor mu? Hüzün oldukça güneş hiç doğsun istemiyor insan.
Eline saglik. Bir de gorsel goruntulenemiyor. Sanirim Jetpack nedeniyle. Jetpack gorsele kendi CDN’ini eklemis gibi.