İlaç sektöründe çok ilacın yerli üreticisinden muadili çıkar hani, eczaneler elinde ilki yoksa diğerini verir. Hiç sevmem. Ama baktım, ben şarkıları değişik şekilde sahipleniyorum ya, en özellerimin yerli muadilleri varmış. Tabii yerli rock sevgim, ilgim, bilgim cücük kadar. Soğan cücüğü, evet. O yüzden çok da fazla konuşamam, çok fazla örnek de veremem de işte, örnek. Hani daha tanıdığı ortaya koyup asıl olanın durumunu açıklama gibi bir şey. Neyse, şahsi blog zaten. Then…
Girişi yapacağım şarkı şimdi de dinlediğim, The Sound‘un New Way of Life. Şimdi efendim, bu şarkıyı ben bana verdiği enerjiden ötürü deli seviyorum. Pozitifliğin dibi benim için – ki sözlerinin ufak bir kısmında aslında dram var. “Looks like a new way of life takes me away from you” diyor hani. Ondan koparak yeni yola gidiyor. Yine de “Light a flame in the dark, light a flame in my heart. Light a candle to see me through these times” girişi bile bana yeter enerjide ki sözsüz, 3:08’den sonra gelen solo-riff karışımı yer alır götürür her seferinde.
E buna ne gelir muadil olarak? Köprüaltı. Duman‘ınki, evet. Acayip mutlu olurum ben onda ki onda çok derinlik de hissetmem ama işte, muadil zaten aynısı değil. Hatta daha mutlu oluyorum diyebilirim, daha enerji dolup boş vermeyi seçiyorum. Böyle dinlerken zevkten zevke geçiyorum, eşliğim de başladı şu sıra ki of of. Naifliği de var (“light a flame in my heart” naifliği), heyecanı da, zevki de. İsteklilik tavan ki New Way of Life da temkinli, mangtıklı olsa da istekli işte yeni yola. Yaa… Ben tutarım ikisini eş.
Sonra bir de She’s Lost Control var hani, Joy Division. Asıl Gamze yapısına daha uygun olabilecek, enerji vermek ya da dibe çekmek değil de olanı ortaya koymak diyebileceğim. Onun muadilini de buldum, vardı her zaman. İkisi de uzun ömürlüler bende aslında, muadil daha da uzun ömürlü hatta. Ne? Yine Duman (yerli müzik bilgim az diyorum her zaman). Of var ya Of, o. Sözlerde çok alakalılık yok, ikisinde de birey anlatımı var da birinde kadın/adam kontrolü yitiriyor ve Ian Curtis onu anlatıyor, birinde de Kaan Tangöze herkesten ayrı kendisini var eden kişiyi güzelliyor. Övünmek istemesen de – övünecek yan bulmasan da – kendine pay çıkartırsın ya, öyle bir şey Of.
Sonrasında da başka gruba geçiyoruz, bunda muadillik sadece şarkı için değil grupsal. Yani Godspeed You! Black Emperor muadili arayacak olsam, hani ne gerek ama, arasam derim ki Replikas gelir. Zaten bakın çok ilginçtir, ben bunu böyle kabul ederim de etmesem de Godspeed You! Black Emperor’ın Mladic‘ini dinlerken bi’ Replikas oryantalizmi, ezgisi tadı alınıyor. Bunu Ekşiciler de demiş hatta, aynı fikirdeyiz. Ben ilk olarak Replikas’ın 70 Apartman Dairesi‘ne vurulmuştum enstrümantal güzellemede, bunu 09:15:00 sayabiliriz benim için. Çok benzer değiller ikisi, 70 Apartman Dairesi’nin eğlenceli, tatlış halini hiçbir Godspeed You! Black Emperor (hay-yat-ta kısaltmam) bulamazsınız. Keza Godspeed You! Black Emperor’ın verdiği güç hissini de hiçbir Replikas şarkısında bulamazsınız. Gerçi Like Antennas To Heaven‘da bi mutluluk alırım ben de o mutluluk Replikas keyiflerinden farklı benim için. Ben Dead Flag Blues‘da da huzurlu tat alırım mesela. Neyse, farklılıkları çok işte. Ama ikisinde de bi’ bağımsızlık var, anlık ya da ruhsal durumla sevmek değil, genel olarak apayrı kalış var benim için.
Bir süre daha böyle dinlemelere gidersem bulurum sanıyorum başka şarkılara da muadil. Tabii yerli müziğe daha gömülmem gerekir bunun için, e akademiş iş değilken bunu zorunluluk gibi niye yapayım? Temelde benim müzik zevklerimde büyük yeri olan üç kavramı oturtmuşum, yeter.
Yeterliğe bakınca gerçi yukarısı komple çöp, o da doğru. Olsun. Çöp de olsun. Ben de böyle çöplüğüm, n’apalım?