İçeriğe geç

Yalnızlık üzerine

Bunu tartışmazdım ben pek, bana kalsa yalnızlık muhakkak, kesinlikle, hiç sorgulamadan kötüdür. Fekat birini tanıdım, biliyorum ki adam yalnızlığı gayet bilinçlice, öyle insan nefreti ve benzeri olmadan, kendisi için arıyor ve tercih ediyor zaman zaman. Hani kalabalıktan baymak gibi de değil onunki, yalnız olduğu zamanlara rağmen yalnızlığından memnun. O yüzden yalnızlığın iyiliği ya da kötülüğü üzerine irdeleme yapmam, çok değişken. Yalnızlığın kendisine dair biraz sorgulayasım var. Başlayayım mı ona?

Hayatımın bir döneminde yalnızlığı bilinçlice seçmişim ben, farkında olmadan. “Soyutluyordun kendini” dedi sonradan birisi, bilmiyordum. Olabilirdi tabii de bu çok kısa zaman zaten. Sonrasında öyle havadan soyutlamaları bırakıp fiziksel olarak da komple kendi dünyama çekildim – aniden, sert şekilde. Şimdilerde çoğu kısmını hatırlamıyorum bile, hatırlamaya çalışmıyorum da pek. Ama 4 sene dış dünyadan kopunca, bunun 2 yılında telefon, internet bile kullanmayınca, eh… Yalnızlık hakkında konuşabilirim sanki? (Bu arada şimdi fark ettim. 3 gün sosyal medya platformlarından uzak kalıp kendini arınmış hissediyor herkes. Haklısınız da, o arınmaysa daha daha pirüpak mı oluyordum ben? Sanmıyorum)

Ara ara o zamanlarda yalnızlıktan sıkıntılandığımı yine hatırlarım. Zor şeyler yaşıyordum çünkü, çok zordu. İnsana dair beklentisizliği o zaman geliştirmiş olabilirim. “Hepimiz yalnızız” değil, cidden öyle değil. O hepimizin duyduğu yalnızlığı da yaşadım, topluluk arası yalnızlığı ama yok, bu başkaydı.

Sonrasında insan içine karıştıkça, hatta bi’ dakika… Öncesinde yalnızlığın içinde bağ kurdum, di mi? Evet. Yalnızlık bitmeden kurulan bağ, hayatı anlamlandırma. Severek olan. Hep yalnızsın, ama bir yanın da “Belki bu yalnızlık %100 değil?” diyor. Tatsız bir şey, şimdi biliyorum bunu.

Neyse özgeçmişi bırakayım.

Yalnızlığın hali çok. Fiziksel ve ruhsal yalnız oluyorsun, fiziksel değil ama ruhsal yalnız oluyorsun, çevren kalabalık, anormal sosyal ama duygusal yalnız oluyorsun, bir bakıyorsun yalnız zevklerin gelişmiş, gittikçe yalnızlığın artıyor… Hep yalnızsın. Yalnız olmadığın zaman yok mu? Var. Durup baktığında “Ben yalnız değilim” dediğin dönem de olmuş ve sen sonlandırmışsın çünkü hayatın birinci kuralı yalnız kalmamak değil. Kural ne? Önceliği yani. Sevmek, dolu dolu sevmek daha önemli geliyor. Belki de “process” olmalı, hareket olmalı. Yok prosedür demedim, basamak hiç değil. Bir şeyler olmalı.

Neyse.

Şimdilerde neyi fark ediyorum, hem yalnızım dibine kadar ama hem de değilim. Yine yalnız zevklerim devam halinde, müziği bağırtıp arabayla turluyorum hala ama bi yandan da hayatımı anlamlandırabilmişim bilmeden, severek. Aşk mı? Bilmem. O zorlu bir şey malum. Belki de öyledir de ben henüz kabul etmemişimdir, belki de değildir. Bilmiyorum ki. Bileceğim zaman oldu, o da net değildi, oluşmamıştı hiçbir şeyiyle ve soyutluğuyla, tekliğiyle benim için çok zordu. Halbuki yalnızlığımı bir kısım sonlandıran kimse dedi ki dün bana “Rahat hissettiğinde kendini yapıyorsun sen her şeyi” ve bana da öyle geliyor. Artık imkansızlıklardan ziyade “Yapabilir miyim?”leri düşünüyorum ki bu çok hoş. Hani her şey süper olmaz ama elindeki çok mutlu eder ya, öyle bir şey.

Ama yine de yalnızlık sürüyor, o da doğru. Yalnızlık terk edilebilir bir şey olmayabilir çünkü bir noktadan sonra. Dahası dediğim gibi, onu terk etmek, yalnızlıktan kurtulmak ne kadar öncelik? Bilmem. Galiba bende çok fazla değil. Ama sevmiyorum, bu da net.

Neyse.

Hepimiz hep yalnız değiliz, uydurmaya gerek yok. Ama yalnızlık çok çeşitli ve öyle-böyle düşülebiliyor. Düşünce de kendisini öyle hissettiriyor ki… Herkese aynı hissettiriyor mu acaba? İyisi kötüsü değil de kendisini hissettirmesi. Herkeste yalnızlık hissi var mı?

Bi dakika! Gang of Four der ki…

Bu şarkı çok yorum ister aslında. Yapmayayım, çünkü sözlerini okumak yeter isteyene zaten. Onlara kalsa ama hepimizde var ve biz oluşturduk, çok sebepli.

Gang of Four hayatın her şeyini bilmediğinden genellediklerine veriyorum ben bunu. Tamam ben de bilmiyorum da olsun, burası benim alanım. Yalnızlıkta yöneticisiyim.

Ah yalnızlık zevkleri.

Tek Yorum

  1. MrAlone MrAlone

    Yalnızlık çok garip ya, önce fakında olmadan giriyorsun sonra derinleşiyor derinleşiyor yozlaşıyorsun. En acısıda yoz dediklerin yüzünden yozlaşıyorsun. Ve bağımlılık halini alıyor. Farkettiğinde ise , sizinde dediğiniz gibi “Sevmek, dolu dolu sevmek daha önemli geliyo”. sevmek lazım gaiba. Sonuç olarak “Kendi yalnızlığınızın içinde boğuluyorsunuz”. (Biraz dertleştim teşekkürler.) 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.