Son zamanlarda yine “loop” insanı oldum – ne zaman değildim ki? Saniyelik değişimler için 7 dakika şarkı dinlemeler bir yana, bir de sözlerini de müziğini de sevdiklerim çıkıyor ki konuları çok yoğun da oluyor. Önceki gün de fark ettim ki biri Monkey adında, diğeri Monkeyland. Dedim maymunlarda bir şey var. İkisi de pek maymun konulu değil ama… Var bir şeyler. Dinlemek ve incelemek ister misiniz?
İlki Spotify’ın haftalık sunumlarından. Şarkıyı beğendim, sonra bi’ baktım ki söyleyen Robert Plant. Evet evet, o, Led Zeppelin‘deki Robert Plant. Şarkının Zeppelin şarkılarıyla, müzikleriyle alakası yok. Vokal? Mmm… Aslında olmalı, olabilir. Whole Lotta Love’ı düşünüyorum, “Ah, oh” temalı, herhalde benzerlik içeriyordur da o kadar çekemem gibi geliyor ki kıyaslama için dinlemiyorum bile – evet vaktiyle alakam çok oldu onlarla.
Şarkıyı şuraya koyayım hemen.
Sözlerine bakınca aslında her şeyi bırakmışlık, sadece o kişiye odaklanmışlık var. Pek gerçekçi değil, mantıklı değil, bu yüzden derin ve yoğun gelenlerden. “Keşke”lik belki. Girişi bile “kontrol bende” diyenlerden.
“Oh my my, little white lie
I swear I’m gonna make it right this time”
Tutuyor beni bu tipler, kontrollü değil, mantıklı değil, güvenlikçi değil ama tehlikeli de değil. Söyleyiş zaten çok güçlü, müzik de bas ağırlıklı. Bir de kadın var arka vokalde (belki de ana?) ve bu daha etkileyici yapıyor – her zaman severim bir kadın ve erkek düetlerini.
Diğerine geçeyim mi? Bence geçeyim çünkü onu daha fazla da dinledim. İkisinin arasında şöyle bir fark var. İlkinde ben, şarkıyı severken, söyleyen gibi bir durumdan bakmıyorum olaya. Yani ben söyleyen değilim, illa sahipleneceksem. Ben söylenen kişi olmayı tercih ediyorum. Diğerinde, yani Monkeyland’de ise söyleyen oluyorum. Sözler benim söyleyeceğim şeyler.
Gelsin.
Hemen The Chameleons ilişkimi de anlatayım. Post-punk ile geçen yıldan bu yana, yıllardır olan ama zayıflamış bağımı tekrar güçlendirdiğim için grup önüme geldi ama çok ısınamadım. Bu şarkıyı muhtemelen daily mix’lerden kaptım ve o kadar beğeniyorum ki grubu büyütüyor gözümde.
Melodik olarak umutsuz, boş vermiş değil. Bunu nasıl anlatabilirim bilmiyorum, nakaratı zaten güçlü, vokal de o yönde. Bir de çağrı ve arayış var. Şuna baksanıza:
“I have to know what is real and what is illusion
Tell me how does it feel beyond this confusion?
Is there anyone there?”
Tüm sözlerini koyabilirim buraya ama bence merak eden dinler, açıp da okur. Anlaşılmayı da istiyor gerçi The Chameleons. Ben bunu aramıyorum pek. Yani “Kimse beni anlamıyor :(” derdim değil. Ama bir “trick of lights” da var hayat için ve ben de somutluk-soyutluk ayrımını isterken “real” ve “illusion” farkını belirlemeliyim.
Bu neye yarar, onu ben de bilmiyorum ama anlık zevk olarak şarkı gaza getiriyor mu? Evet. Daha n’oolsun? Maymunların ve onların topraklarının çıkışını alıyorum iki şarkıyla da. Ne güzel de ediyorum.
Ayrıca geçen haftaki İstanbul yolculuğumun (benim için çok önemliydi) dönüş yolunun ilk parçası Monkeyland’di Oraya kodlanmış olabilir bu yüzden. Artı bir özellik.
Neyse. Bu kadarlar. Maymunlar. Maymunsuzluklar.