İçeriğe geç

Üzgünüm umut aşılayıcı adam

Şarkı kıyaslamalara başladım bu ara. Bir özellikleri tutuşuyor, ama yapıları da söylemleri de farklı. Mesela bugünkü Tonight kıyaslamalılar. Ama şarkı ruhu o kadar zıt ki… Ve ben yıllardır tuttuğum pozitif, mutlu edeni değil diğerini seçiyorum. Tüm yazıyı da özetledim sanırım böylece.

The Smashing Pumpkins‘in Mellon Collie and The Infinite Sadness‘ını ta lisedeyken korsan almıştım, Tonight, Tonight (2 defa) onun güzelliği. İnsanlar 1979’u daha çok sever de ben bunu tutarım sorulsa. Albüm açılış enstrümantali – yine Mellon Collie and the Infinite Sadness – arkasında mutluluk patlaması yaşatır. Şöyle bir şeydir kendisi:

 

Billy Corgan neler der bunda (Bu adamın adını neden unutmazsam? Çok da dinlemem ama…) Zaman geçer, yıpranırsın kuzum yaşadıkça bir şeyleri, hissedemezsin de çok zamanla ama, der, vallahi bundan (bu geceden) sonrası mis olabilir, her şey değişebilir! Öyle katı değil her şey, der.

Der ki,

“We’ll crucify the insincere tonight
We’ll make things right
We’ll feel it all tonight
We’ll find a way to offer up the night
Tonight
The indescribable moments of your life
Tonight
The impossible is possible
Tonight
Believe in me as I believe in you
Tonight”

Ve tabii ben mutlu olurum bunu dinlerken, kaptırırım kendimi, severim bambaşka. Yıllardır böyle, uzun aralıklı dinledimse de. Ama… Ama şu da var ki, bugün bu şarkıyı seçemem ben. Çünkü üçlemelik Tonight, Tonight, Tonight var. Low Roar varmış bi’, hiç bilmem, onlar yapmış. Haftalık keşif de diyebiliriz.

O da şöyle:

 

Bunun yapısı tam tersi diğerinin. Bunda ne diyorlar? Aslında çok şey demiyor, diğerinden daha az. Ben çok çabaldım, istediğini yaptım, sen ne istedin diye sitemden (bu ilişkiye çok emek verdim!!!!) giriyor. Oralar kısmen olur, olmaz. Olur. Ama sonra nakarata geliyoruz, orada ben çok kalıcı değilim diyor ya… İşte orası tutuyor beni. Çünkü ben The Garden dinleyen insanım yıllardır. Orada olanım. Belki bu yüzden, belki de zaten müzikal olarak şarkı çok tutabilecek yapıda olduğundan, benim buna ihtiyacım olduğundan…

“But I ain’t gonna be here too long, too long
No I ain’t gonna be here too long, too long

We’ve become so good at fooling all
So good, we often fool ourselves
We think twice and always turn around,
A comfortable frown

So jump, we’ll sit and burn a lie
There’s no wrong, there’s no right”

Ama işte… Bu şarkı öyle tutuyor ki ne zaman dinlesem iki gündür… Gergin şarkılarım listesine de ekleyebilirim rahatlıkla kendisini. Çünkü bazı şarkılarımdaki gibi saf üzüntü yok bunda, hiç öyle değil. Geriyor, gerginliği hissettiriyor bana. Kızıyorum, kızgınlığı da duyuyorum. Sonra sonu seçiyoru gibi bir şey. Şarkı altı üstü, o bir şey yapamaz da ben onu kullanıyorum bunun için.

Hissediyorum yani. Regina Linnanheimo‘yu dinlediğimdeki güçsüzlüğümde değilim. Ama iyi de değilim, hiç değilim. Bir yere varacak yine, her zamanki gibi ama nereye, nasıl, ben ne olurum bilmiyorum – yine.

Uzun vadede The Smashing Pumpkins derdim ama aslında her zaman pozitifliği aramam da iyi değil. Belki de bugünkü seçtiğim Low Roar versiyonu daha iyidir benim için, tamamiyle bakınca. Üzgünüm Billy Corgan, yılların sevgisi şarkına böyle gölgede kalacakmış.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.