İçeriğe geç

Sadece isimlerdeyim

Post-rock dinlemeye başlayışım ne zamandır… 2007 sonları ve hatta belki başları. God is an Astronaut’u önermişti birisi de ondan eşelemiştim. (ülke insanımız konserine denk geldiği grupları çok benimser ya)

O zamanlar isimlerin bu kadar dallandığını, anlamlandığını fark etmiyordum. Zaman içinde keşfettim, alıştım, sevdim, zevk aldım.

One Day You Will Teach Me To Let Go Of My Fears… Bunu görüp zevk almamam mümkün mü?!

En çok dinlediğimi hep söylediğim Godspeed You! Black Emperor şarkı isimlerini çok uzun ya da anlamı açık tutmaz aslında. Onlar grubun adını koyup geçmişler, bazı bazı da albümlerde tüm anlamı vermişler.

Ama mesela bugün daha dinlemeye başladığım sleepmakeswaves  bu konuda iyi gidenlerden. Az önce bir şarkısının ismini verdim, ben söyleyebilirim bunu. Daha da uzatırım And You Know It’s Not So Hard diye.

Başka ne koymuşlar? En popüler şarkıları yine buram buram Gamze şarkısı: It’s Dark, It’s Cold, It’s Winter. Bunu ruhsal da alabiliriz sadece kış için de ve hatta ikisi için de.

Sonra To You They Are Birds, To Me They Are Voices in the Forests. Yorumlamıyorum bile.

E bunlar tek grubun şarkıları. Başka neler var? Explosions in the Sky da pek fena değil bu isimlendirmelerde.

Remember Me As A Time Of Day var ki girişi zaten her şey bitmiş diye hissettirir. Biraz ölüm soğukluğu desem abartır mıyım? Belki. 

Yine günü ele aldıkları The Birth And Death Of The Day de biraz… Günün batışını ölüme çevirmek. Yine aşina olduğum bir şey gerçi. 

Daha uyanış odaklı First Breath After Coma ve onun albümü The Earth Is Not A Cold Place. Albüm ismi umut vermeli mi? Bilmem, etik ya da toplumsal değerlendirmelerde pek değilim. Ama komadan sonraki ilk nefes, ne bileyim, çok güzel bir düşünce değil mi ya? Şarkının modu da tam bu zaten, dinlense alınır. 

Zaten bu isimlerin özelliği enstrümantal şarkı anlatımı bir şekilde. Hedef belki grup için. 

Gerçi ben hemen her dinleyişimde Godspeed You! Black Emperor‘ın motherfucker=redeemer‘ını bu şarkıya neden bu isim diye sorgularım. Redeemer tamam gelir de motherfucker biraz isyan barındırsa da atlatılamamışlık da taşıyor sanarım. 

Gerçi – 2 – dolaylı ya da maskeli anlatımı niye düşünmüyorsun Gamze? Strung Like Lights At Thee  Printemps Erable. Anladım mı hiçbir şey? Hayır. Dinleyince? Hayır. Bir şey var gibi mi? Kesinlikle, çok rahatsız hem de. E işte… Tanıdık şeyler. 

Daha neler seçerim size neler… Mogwai. I’m Jim Morrison, I’m Dead. Şarkının Jim Morrison bağını bir türlü kuramam dinlerken  ama var bu. Albüm adını Hardcore Will Never Die, But You Will edenler bunlar. 

Eveeet, evet. Ben de alırım Mogwai’da biraz ergen havasını. Kids Will Be Skeletons mesela, ne yani? Ama gülerim ve onlara. Kabullenmek olabilir bu. 

Bir de deminki bu ne dediğimin yanında Boring Machines Disturbs Sleep gibi çok günlük (?) meselelere değinen ya da I Know You Are But What Am I? gibi sorgulamayı süren şarkıları içeren albüm var ki ismi Happy Songs For Happy People. Yalan ama işte… 

… 

Neyse. O zaman konuyu artık toparlayayım dersem, One Day You Will Teach Me To Let Go Of My Fears demek ne güzel bir şey olur… Ne güzel. Şarkıyı dinlemeyeyim gerekirse sonrasında, hiç dert değil. Demekten ziyade görmek var tabii de… Neyse, evet neyse. 

Post-rock çok güzel şey insanlar, gerçekten. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: