Sevgili Iggy, hayır tabii ki Azalea olan değil. İsmi dışında bir şey bilmiyorum onda, Pop! Lütfen…
Sevgili Iggy, hastan değilim ama hem ekolünü, hem dolaylı kankalarını – o nasıl oluyorsa – hem de bazı şarkılarını çok severim. The Passenger’ı saymıyorum, o kaç sene telefon melodim olduğu için biraz “ucuz” olabilir bende. Ama I’m Bored olsun, Candy olsun, Lust for Life olsun… Ne bileyim daha vardır kesin. The Stooges dönemin de malum.
Bugün yolda Corruption sardı beni. Sırf onunla daha gaza gelmek için Eskişehir yoluna geçtim – gerek yokken.
Senin basit sözlerin bazen o kadar güzel oluyor ki gizliden saygı uyanıyor içimde. Lou Reed’i de David Bowie’yi de senden çok daha fazla sevdiğimi her fırsatta söylüyorum ama ikisinde de sözleriyle sahiplendiğim şarkı çok az.
Dün bir yazıda Freud’a göre insandaki ısrarlı adalet duygusunun çocukluğundaki eşit olamadığı durumlardan, bunun hıncından kaynaklandığını okudum. İçimde varlığına inandığım yegane güzel hissi de böylece bi’ “gıcıklanma” aldı mı… Ne gerek vardı Freud? Sen bana çocukluğundaki hıncın getirisi o dersen ben sırf çocukluğumdan etkilenmişliği yediremediğimden, çocukluğumu normale bağlayıp mağduriyeti – varsa – görmek istemeyeceğimden adaleti öldürürüm.
Sonra da bu şarkı geldi işte. Bu aralar I’m Bored daha çok uyardı sanıyorum ama işte, şans bu şarkınaymış Iggy.
Çok güzel yapmışsın, hakkını vermeliyim.