Rahatlamamı paylaşmaya karar verdim.
Önce gidip bir doz “My Body is A Cage”in Peter Gabriel versiyonunundan alıyoruz. Aslında bir doz değil, tüm şişeyi tepenize dikebilirsiniz. Hatta yetmez, bir kutu daha alın – ki bunun müzik dinlemeye evrilmişini siz düşünürsünüz artık. Sakın gidip “orijinale saygı” felsefesine kapılıp Arcade Fire’dan dinlemeyin. Zaman zaman cover’lar asılları geçer, ezer, döver. O yüzden sempatimiz vardır bu kavrama – ki Nouvelle Vague tarafından yapılan cover’lar dışında (bu konuya girmeyeyim, hı?).
Zorlamıyoruz şartları, Peter Gabriel söyleyişi Spotify’da yok. YouTube’dan şaşmamalı. Hatta daha kolaylaştırıyorum. Buyrun:
Kendimizi buluyoruz şarkıda. Doğrudan ve dolaylı olarak. House Md. izlemiş insanlar bunu zaten çok önceden yaşamıştır, onlar – yani biz “reinvention” yapıyoruz.
Yoğunlaşıyoruz, karanlığa gömülüyoruz. Çevremizde ışıklar azalıyor. Hava ağırlaşıyor. Boşlukta yüzer gibi ama bir yandan da keskin hareketler yaparak dolaşıyoruz – sanki.
Hani ben bir yandan “My mind holds the key”deki akla sahip olmadığımı düşünüyorum ve bu daha ağırlaştırıyor şarkıyı. Ama 2:30’a gelirken ve tam da korku beni de tutanlardan mı, diye düşünürken şarkı da keskin dönüşünü yapıyor – yükseltiyor. Kızgınlık mı o? Bence değil. Bende en azından değil. İstek var, isteğin isyanı var, biraz da can yakışı. Sonralarda 4:15’ten itibaren sakinleşirken gelen yenilmişlikle karışık umut ışığı – ufaktan da dinginlik huzuru… Ama hep karanlık, ağırlık, hüzün…
Tekrar tekrar, sebepsizce ama belki de yegane sebebinin şarkıda sadece depresifliğin olmayışıyla bu anları yaşıyoruz… Ve yettiğini hissedince kapatıoruz.
Şimdi çok ama çok alakasıza geçiyoruz.
Sözlere odaklanmaya hiç gerek yok. Aslında Dirty Vegas güzelliği de olmayabilir. Basitlik arıyoruz belki, belki de pozitif hava. Ritm de olabilir ihtiyaç duyulan ki her ne sebeptense o anda şarkı fazlasıyla rahatlatıyor. Böyle bi’ “tatlanma”, ne bileyim…
…
Hani dinlemeye şimdi hiç niyetim yok ama Songs: Ohia‘nın bir şarkısı vardır “Just Be Simple” diye. Bazı bazı, belki dönem denecek kadar uzun süre bile tutmadan böyle aranılır ya… Onlar için.
Bir de bu girişlerde olumlu, tatlı, sevecen, umutlu, hafif havalar iyi geliyor insana. Devamından çok o bile etkiliyor olabilir.
Neyse. İlacı içip içip ölmemek, hatta sonunda hastalığı bir taraflara atıp sadece tek Vermidon’la devam edebilmek bu işte. Tarifi verdim, iğrenç bir anlatım da tutturdum. Canlı kanıtıyım yazımın.
Afiyet olsun!