Şimdi, gelin baştan anlaşalım:
“İnsanın bir takım ihtiyaçları var” dediğimde “Ehohaha, tabii olm! Seks, yemek, içmek, sıçmak!” diyecekseniz hem sulu şaplaksınız, hem kabasınız (“s nokta çmak” demenizi beklerdim), hem lüzumsuz samimiyetlerdesiniz (“olm”?), hem de buyrun sizi şu şarkıya yönlendireyim sadece:
“Punk’ın muzır grubu, pop-punk öncülerinden Buzzcocks‘un Another Music in A Different Kitchen albümünden sizin için geliyor… I Need“
Esen kalın!
…
Şarkıdan sonrasını merak edenler ve en başında sadece onu düşünmeyenler için devam edeyim…
İnsan her şeye ihtiyaç duyuyor, ne “bir takım”ı?
Olumlu, iyi davranışlara ve yorumlara da (şevklenme için), eleştirilere, aksiliklere, tersliklere de (kendini bilmek için). Bazen “bebecik” havasına giriyor, ilgi istiyor. Öteki gün “Höeeeeyt! Ben tek başıma evreni yıkabilecek güçteyim, ne bu ‘agucuk’ muhabbeti!” isyanlarına sarıyor.
Bir yandan “Ben karışma istemem, düşünemiyor muyum senin ‘dırdırın’ esnasında söylediklerini sanki?!” diye çıkışabilecekken, diğer yandan bazen o “dırdır”ların işe yaradığını kendince kabul ediyor.
Hep “Çok süpersin, ölesiye güzel/yakışıklısın, ışıltın dünyayı karanlık bırakıyor!” övgüleriyle dolaşsa üç güne kendisini salıyor veya bu durumu yitirme korkusuna kapılıyor. Eleştirilerle ya “ayıltması” ya da normalliğini bilmesi gerekiyor. Bazense fazladan, hiç yokken övgüye ihtiyaç duyuyor ki tadı gelsin, güvensizlikten ölmesin.
İşte bu noktada “ne etliye ne sütlüye”cilerin “zararlılığı” ortaya çıkıveriyor. Hayır, sadece güzellik/yakışıklılık gibi estetik kaygılar değil. Yaşamak için, minimum başarı, amaçlar için, süreklilik ve var olabilmek için… Hayatta hiçbir şey için, hiçbir yorum yapmayanların aslında pek de iyi etmediği gerçeği. Tabii bunu başarmak da kolay değil. Birilerine yapıcı yorumları sunmak ne kadar zorsa, birilerine karşı çeneyi tutmak, bu dürtüyü dizginlemek de o denli zor olmalı (kolaysa da aynı kolaylık). Ama neticeye baktığımızda, karşılıklı etkileşim gerekiyor ve o etkisiz kişiler siliniyor kaçınılmazca.
Hep idealize edilen o kişiler yani işte, hayattan kolayca çıkarılanlar. İnsanın da yine bir sahtekarlığını keşfediyorum ben. “Eureka!”
…
Tabii bir de tabii umut var insanın ihtiyçları listesinde. Gerçekçilik nedir, umut nasıldır, umutlandırma nerde kesilmeldir, kim ermiştir, Nasreddin Hoca göle yoğurt çaldığında o göl Eymir’den temiz miydi vs. gelir de gelir. Ama şimdi bunları düşünmeye duran kimseye de ilk parçaya uygunluk ile sıradakini hediye ederim:
“Punks Not Dead isimli hayaller alemindeki parçaları ile ünlenmiş, Hardcore Punk’ın bıçkın ve bir o kadar da güzel isimli grubundan; The Exploited‘dan geliyor: Sex and Violence“
O değil de bu şarkı da pek eğlenceli bir şeydi, değil mi?