Onedio malum, son zamanların hayli aktif paylaşım sitesi. Her gün “Yalnızca … olanların/yapanların/edenlerin anlayacağı 345 şey” sıralaması yaparak insanlara kendisini “özel” ve de “anlaşılmaz” hissettiriyorlar kullanıcılar, dosya hazırlayıcıları.
Bunu okuyup da “Ah evet… Tam benim hayatım. Ve evet… Anlayamazsınız…” hallerine ulaşan kişiler de neden anlaşılamamaya bu denli istekliler onu da kestirmek zor. İnsan sadece yaşadığını mı anlar? Empati neden var? Asıl düşünebilme, “tasavvur edebilme” neden üstün özelliği oluyor insanın, “tabula rasa” kabulüyle yaşayacaksa? Git, sadece senin mecburen ya da ihtiyaç duyarak yaşadıklarını bil, gerisini “bilme” ve “anlama”. Toplum, gelişme, paylaşım… Her şey “imkansız” zaten. Bitki gibi yaşamaya ne dersin?
…
Evet,
onedio.com için ne zamandır aklıma gelen yorumu yaptıktan sonra, hikayeme dönebilirim. İnanamayacaksınız ama üst paragrafla çok alakasız şeyler anlatacağım.
…
Yeni bir giriş yapıyorum: Kitap okumuyorum pek efendim, daha önce de bunu söyledim sanırım – ve siz de doğal olarak okumadınız veya hatırlamıyorsunuz ama öyle bir durum var. Ancak önceleri okuduklarım tabii edebiyata ilgimi uyandırıyor ve bu Onedio’nun abuk subuk testlerinin de birçoğunu çözerken yazarlarla ilgili olanı geçmiyorum, geçmedim.
Test
Dünya Edebiyatında Hangi Yazar Senin Ruh İkizin? başlıklı.
Şuradan ulaşabilirsiniz, yapmak isterseniz. Bana netice için şunu dedi:
İlk cümleye güldüm, dedim “Doğru.” Ama devamında gidince, Facebook’taki bu testin paylaşımına “pis” yorumculuğa soyunasım geldi. Sonra geri adım attım, öteki “troll” vakalarımdan bu daha anlamsız kalacaktı. “Heh heh… Ne gıcık insanım” zevki de vermeyecekti. O yüzden buraya yapıştırıyorum öncelikle oraya yazacağımı:
“Aldığım sonuç Albert Camus. Yalnız detaylı açıklamasına bakınca görüyorum ki yazarın sadece tek kitabına, Yabancı‘ya göre değerlendirme yapılmış. Tamam, en ünlü kitabı ama sadece onu ele alacaksak rahat rahat da Sartre diyebilirdi test, çok farketmezdi. Onun da Bulantı‘sını alırdı yani. Oldu mu? Oysa Veba‘daki çabalamaya ya da Düşüş‘teki iç hesaplaşmasına da değinse, kıyısından dokunsa… İşte bu testler ondan dikkate alınmıyor, dandik bulunuyor. Ben de buldum şimdi tabii.”
Hani tek insanın gelip de “Hiç de bile! Şurada şurada saçmalamışsın çünkü şu şudur ve bu budur” diyeceğini bilsem yazardım da, bıraktım düzgünce cevap verilmesini, olsa olsa “Çek arabanı entel!” denecekti. Eh, desinler, n’olacak da… Amacımdan sapardı.
Neyse… Yazdığımda da ciddiydim ayrıca. Ben Yabancı’yı sevmiştim elbette ama özellikle Veba’daki “Eninde sonunda öleceğiz ve bir şeye de varmayacak, doğru. Ama en azından yaşadığımız dönemde bir şeyler yaparsak bu anlamsızlığı doldururuz” alt mesajı (ben aldım, ne?) çok daha hoşuma gidendi ve Camus’nün Sartre sevimsizliğinden kurtuluşuydu, bence.
Hı, ben öldükten sonra bir yerlere varmayacağı düşüncesinde de değilim de… Bu konuya da girersem şimdi farkettim ki yazım bitmeyecek ve Lou Reed’in Street Hassle’ı gibi (hayır, Led Zeppelin’in Stairway to Heaven’ı gibi değil) birbirine bağlantılı 3 ayrı bölümden oluşan ancak onlarla sadece bu kadar benzeşecek ürün vermiş olacağım.
Zaten konuya sadık kalarak – belki yine daha önce anlattığım – “çirkef” yorumu getirebilirim bu noktada. Bir yerde okumuştum: Sartre çirkin bi’ adammış ve o yüzden umutsuzmuş. Camus’yse daha yakışıklı, “Ooo!” oluşundan daha pozitif havayı tutturmuş, daha doldurmuş “boş kavram” içini. İki “varoluşçu”nun ayrımı da işte, yakışıklı-çirkin ayrımıyla çıkmış. (Camus fotosunu ben sağladım, Sartre da size)
Heh heh… Bu değerlendirmeden kendi kendime zevk alıyorum işte. Sartre hayata 1-0 geride başladığından “depresifliğe ve işe yaramazlığa sarmış ergen” oluyor gözümde. Heh heh…
Eh… En nihayetinde saçmalıklar içindeyiz…
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...
İlgili
Okumadım kardeş durumumuz yoktu…
Canın sağ olsun muhterem de, eee?
Genellikle onedio.com 'u pas geçerdim bilmem isminden midir nedir. içeriğine de göz ucuyla baktığımdan kısa sürerdi. Şimdi verdiğiniz testi yapıp tekrar bakınca güzel geldi.. neyse.
"Victor Hugo" çıktı!
Senin için vazgeçilmez kavramlar: "Eşitlik, Özgürlük ve Kardeşlik". Eşitliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir dünyayı hayal ettin zaten hep. Bunlar için devrim yapılacaksa yapılır, zaten "Zamanı gelmiş bir fikir kadar, güçlü bir şey yoktur" demelerin hep bundandır. Güzel günleri hayal etmek romantiklikse, evet romantiksin sen: Hatta romantik devrimci!
ruh halini yansıtmada başarılıymış. inanç dinamiklerini yansıtmış. yinede değişebilir.düşünce dünyasının sınırları olamaz zaten.
[…] Beş yılı geçmiş bir yazım vardı, testte Albert Camus tarzı çıktığımdan bahsediyordum ve onu anlamadıklarından bahedip kızıyordm Onedio testçilerine. Dün dedim, yine çözeyim sayfa duruyorsa diye. Çözdüm, değişmişim. Değişmişim de… […]