İçeriğe geç

Müzik dergisi dedim de…

Evet aklınıza derhal Blue Jean geldi, farkındayım. Onu bilmeyen yok zaten. Ben de bol bol almıştım kendisini. Posterler verirdi ya, işime gelirdi onların varlığı – bir (1) kere bile asmamış olmama rağmen. Bir de yapıştırmalar olurdu ufak ufak… Onları da kullanmadım hiç aslında, neden severdim acaba? Neyse, Blue Jean sıkıcı konu. Biliyorsunuz, anlaştık ve de geçtik bunu. Peki Roll denince ne geliyor aklınıza?

Şimdilerde D&R, Arkadaş, Ada Kitabevi gibi yerlerde göremiyorum ama en son aldığım da bu noktalardan birisidir mutlaka. Daha avm dışı bir yer olamaz çünkü. Yani 3-5 yıl önce satılıyordu ki… Galiba Kasım 2009’da son vermiş, iyi de etmiş. Ha ayrıca şimdi hatırladım, ben o zaman yazdığım yere sevincimi belirtmiştim Roll yayını kesti diye. Yine “iyi etmiş” demiştim. Hşşş! Sonucu vermedim daha. Yok aslında bu sonuçtu da gelişmesi de var yani…

Neyse efendim, siz “Roll nedir?” derseniz, şudur:

İşte, dergi. Ama kimle konuşsam bilmiyor. Diyorum, çok mu yaşlıyım? Hayır, o derece değilim yani. Yine de bilmiyorlar. Önceleri başka şehirlerden gelenler için kuşkulandım, Ankara merkezli ve ufak çaplı bir dergi mi, diye. Değil, Beyoğlu, İstanbul. Siz, oradaki? Biliyorsunuz bu Roll’u değil mi?

Ha biliyorsanız benim “Ohh en azından o biliyor” demem dışında bir kazancınız yok, bence. Dolayısıyla bilmiyorsanız da çok kaybınız yok. Tabii benim gibi kötü bir dinleyici değilseniz o başka…

Bilmem ki kaç defa aldım ben bu dergiyi. Her seferinde sayfalarında dolaşırken kafamda döndü, “Bunu yine neden aldım ben?” diye. Şu zamanın gruplarının çoğundan bihaberim – ki bu konuda da bir şeyler yazabilirim sayın okuyucu -, röportajlar ilgimi çekmez, eskiler merak ettiğimde kendim gider araştırırım. E benim bu dergiyle ne işim vardı? Muhalif, siyasi döküman aramıyordum, müziğin o boyutunu bir dergi üzerinden sürdürmek istemiyordum. O zaman?

Bu Roll da ne sevimsiz bir dergiydi ayrıca. Entelektüel görünen – belki de gerçekten de öyle olan – kişilerin, kendisini toplumdan üstün görmesinden doğan iticiliğin bariz çıkışı… (İncelemelik konu)

Hiç unutmam, bir keresinde vatandaşa soruyorlardı, “neler dinlersiniz?” diye. Oradaki kendinden emin görünen, yaş – meslek kriterlerince “batılı” bulunabilecek, “modern” tipin son derece “fos” yorumlarını okumuştum da… İşte, demiştim, Roll bu kesimi hedefliyor.

Ama bir yandan da, belki de süper iş yapıyorlardı. Dolu dolu dosyalar hazırlıyorlardı, iyi albüm incelemeleri sunuyorlardı. İnsana katıyor da katıyorlardı. Gerçi bu düşünceyle demin eşelenirken şunu buldum ki tüm iyi fikirlerim, ihtimal verişlerim gitti:

Nouvelle Vague hakkında koca iki sayfa yazı hazırlanmış bu dergide! Kötülemiyorlar da efendim, gördüğüm kadarıyla. İyi bir dergicilik mi?! Hahayt! O da neymiş?!

Yoksa ben kendimin farkındayım yani, dandik dinleyiciyimdir. “Aslında süperim” mesajı da değil kaygım. Kendimce memnunluğum var efendim, ötekisi olsam daha iyiydi belki ama yani neyse…

Neticede… BEN YENDİM! Roll uçtu, gitti. Bu “aksi” kitle benim aksiliğime dayanmadı – farkında olmadan savaşırlarken benimle. Gidip yine lüzumsuz şekilde alıp, sonra “ben bunu neden aldım ki?” diyeceğim ortam oluşmayacak. Ne güzel, ne güzel.

Ve sen, muhterem (resmiyeti kestim)… Roll sever miydin yoksa? Dün dolap temizlerken elimdeki iki sayısını buldum, fotoğrafını koyduğum hani. Ocak 2008 ve temmuz 2009 sayıları. 5000 dolara satarım sana istersen. Ne dersin?Ama tez vakitte ulaşmalısın bana ki ben çöpe postalamak üzereyim.

Galibiyetim pekişsin.

Tek Yorum

  1. Adsız Adsız

    Roll guzell kapakmis.:-) icide hos fontlar..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: