Facebook, Twitter, Instagram hesabını, WhatsApp’ta son görülme saatini kapatan, Ekşi’de yazarlığını sonlandıran insan. Sizden “Ne rahattır!” diye bahsediyorlar ama ben biliyorum, hiç ama hiç rahat değilsiniz.
Rahat olmak bir yerlerden, ortamlardan kaçmak değil çünkü. O ortamın varlığı içinde kendini kaybetmemek ve huzursuzluk duymamak. Özenilecekse size değil, bunlara özenilmeli ve “Uuu beybi ne rahatsın!” denilecekse böyle yaşayabilenlere denilmeli.
Siz mi? Siz bazı bazı sahte hesaplar açıp yine “stalking” halinde takılıyor, çeşitli yöntemlerle sorguluyorsunuz. İçiniz içinizi yiyor kapatma sebeplerinizin peşinde gezerken. Ha bu aşamaya gelmeden tamamen kopmuşsanız yine de daha iyisiniz tabii. En azından bir bağımlılığınızdan kurtulmuşsunuz. Şimdi bütün ortamlarda “Onlar çok fena yaa” diye kötüler, “Ben kullanmıyorum, çok rahatım” şeklinde ego tatmini yapmaya çaba harcarsınız. O sırada yandan ben uzanır kadraja girerim, “Ah bee…” dercesine kafa sallarım.
…
Gittiğim ikinci ve şimdilik son psikiyatrist – ki her fırsatta söylerim, dünyanın en kötü (evet dünyanın) psikiyatristi olabilir – beni zorlamaları arasında “Bi’ baktım, Instagram ve Facebook’taki insanların paylaşımları beni çok kötü ediyor. Kapattım hepsini” demişti. Sonrasında sessizlik…
Hayır çok güçlü ya da çok üst seviyede olmak gerekmez yaşamak için. Ama rahatlık? Evet rahatlık sizinkisi değil. En azından benim kriterlerimde.
Dengeli de değilsiniz. Kullanırken abartmışsınız demek ki. Etkilenme konusunda da kendinizi kontrol edememişsiniz, o da net. Hele WhatsApp’ta son görülme? N’aaptınız kuzum? Her dakika birilerinin son görülme saatini mi yokladınız?
Severek, tutkusunu yitirmeden terk edenlersiniz siz. Bakın böyle söyleyince diğerinden daha havalı oluyorsunuz, değil mi? O yüzden sizden bahsedilen ortamlara gerekirse arkadaşınızın hesabından ulaşın da “Rahat değil severek, tutkusunu yitirmeden terk edenler diye bahset benden” düzeltmesini yapın.
En azından bi’ renk gelsin o ortamlara.